Müslümana sövmenin hükmü nedir?
1. Sövmenin, küfretmenin hükmü nedir, kul hakkı olur mu, benim ağzımdan sinirlenince istemesem de kaçıyor ne yapmalıyım?
2. Sövmekle ilgili ayet ve hadisler var mı?
Değerli kardeşimiz,
Sövmenin, küfretmenin hükmü, hem Allah hakkına hem de kul hakkına girmektir. Bu nedenle söven bir Müslüman hem tövbe etmeli hem de sövdüğü kişiden helallik almalıdır. Ayrıca bu günaha girmemek ve iradesine hakim olmak için manevi olarak ruhunu terbiye etmelidir.
Sinir ve öfke kontrolü için yapmanız gerekenler var, bu konuda detaylı bilgi için tıklayınız:
– Öfke nasıl kontrol edilebilir?
Cevap 2:
Türkçe’de “ağır ve kötü söz söyleme, ırza ve namusa dokunan ayıp ve çirkin ifadeler kullanma, küfretme” anlamına gelen sövme ile ilgili olarak Arapça’da sebb ve şetm yanında ta‘n, la‘net, hakāret gibi kelimeler kullanılmaktadır.
Sövmek Hem Ahlaka Aykırı Hem de Suçtur
Sövme ahlaken kınanan bir davranış olduğu gibi genellikle suç sayılan bir fiil olması yönüyle ceza hukukunda özel şekilde incelenir.
Kuran-ı Kerîm’de seb kelimesi iki defa(1), hadislerde seb ve şetm kelimeleri yaygın biçimde sözlük anlamlarında geçer.(2)
Sözlükte “kesici veya delici aleti vücuda batırma” manasındaki ta‘n “eleştirme” yanında “sözlü saldırı ve kötüleme” anlamında da kullanılır.
Bu kelime Kuran-ı Kerîm’de iki yerde “dine yönelik sözlü saldırı” manasında(3), hadislerde “silahla yaralamak, başkasının soyunu küçümseyip kötülemek ve ayıplamak” anlamında yer almıştır.(4)
Fıkıhta ayrıca davada güvenilir olmadıkları vb. sebeplerle karşı tarafın şahitlerine itiraz etmeyi ifade eder. “Allah’ın rahmetinden uzak bırakılma” anlamına gelen lanet kelimesi “bu yönde beddua etme” yanında kötü söz söyleme manası kastedilerek de kullanılmaktadır.
Fıkıhta seb genellikle “kötü söz söyleme” anlamıyla ele alınmakla birlikte bazı fakihler bunun iftira, aşağılama ve kusur isnat etmeyi kapsayan bir kavram olarak düşünülmesi gerektiğini söylemişlerdir.(5)
Yine seb ve kazf (zina iftirası) kelimelerinin birbirinin yerine kullanıldığı görülür.
Öte yandan hakaret, sözlükte “bir şeye veya bir kimseye yönelik küçültücü ve aşağılayıcı söz ve davranış” manasına gelir.
Kelam ve fıkıh literatüründe dine, dinî değerlere ve insanlara sövme fiili sövülen şeyle birlikte zikredilerek seb, şetm ve ta‘n kelimeleriyle ifade edilmiştir: Sebbü’d-dehr, şetmü’r-resûl ve et-ta‘n fi’s-sahâbe gibi.
Dil ve Dudaklar En Büyük Nimetlerdendir
Kuran-ı Kerim’de konuşma organları olan dil ve iki dudak Allah’ın insana verdiği başlıca nimetler arasında gösterilmiş(6), birçok ayet ve hadiste konuşma yeteneğinin iyilik yolunda, din, ahlak ve nezaket kurallarına uygun biçimde kullanılması istenmiş(7), kıyamet günü insanlara dünyada yapılıp edilenlerin hesabı sorulurken dillerinin de tanıklık edeceği uyarısında bulunulmuştur.(8)
Dil ve Dudaklar Emanettir, Hayırda Kullanılmalı
İslam ahlakıyla ilgili eserlerde “âdâbü’l-lisân” ve “âfâtü’l-lisân” gibi başlıklar altında dilin insanın yaratılış hikmetine uygun biçimde Allah’a kulluk ve insanlara iyilik yolunda kullanılmasının gerekliliği üzerinde önemle durulmuştur.
İmam Gazali konuşma ve dilin öneminden söz ederken, “Allah’ın en değerli nimetlerinden ve akıllara durgunluk veren ince sanat eserlerinden biri olan dilin cirmi küçük ise de itaati veya cürmü çok büyük olabilir. İman veya inkârın dille ifade edilmesi bu organın önemini göstermeye yeter.” demektedir.(9)
Dilin Afetleri Vardır, Sakınmak Gerekir
İslam ahlakçılarının dilin afetleri arasında saydıkları kötülüklerden biri de sövmek ve lanet içeren sözler söylemektir. Zira Kuran’da ve hadislerde bu davranış biçiminin Müslümana yakışmayacağı bildirilmiştir.
Mesela bir ayette övgüye layık müminlerin nitelikleri anlatılırken, “Kendini bilmez kimseler onlara sataştığında ‘selâm’ deyip geçerler” buyurularak (10) seviyesiz kişilerin kötü sözlerine benzer şekilde karşılık verme yerine, “Kem söz sahibine aittir” düşüncesiyle hareket edilmesi tavsiye edilmiştir.
Kâfirin Taptığına Sövmeyin
Bu bağlamda dinî değerlere hakaret konusunun özel bir önem taşıdığına dikkat çekilen bir ayette, müşriklerin putları hakkında hakaret içeren sözler söylenmemesi istenmiş, böyle bir fiilin onları Allah hakkında yakışıksız sözler söylemeye sevk edebileceği belirtilmiştir.(11)
Bu ayetin, yanlışlığı açık biçimde görülse bile karşı tarafın manevi değerlerini küçültücü sözler söylemenin gereksiz tartışmalara ve onların da hak inancı tahkir etmelerine yol açacağına, böylece bâtıl inançlarını sürdürmelerine ortam hazırlanmış olacağına yönelik bir uyarı içerdiği açıktır.
Mümin, Ağzı Bozuk Kişi Değildir
“Mümin, insanların şerefine saldıran, lanet okuyan, çirkin konuşan ağzı bozuk kişi değildir.”(12)
buyuran Hz. Peygamber’in (asm) bu ilkeye hayatında titizlikle uyduğu ve sövgü ya da çirkin söz sayılabilecek ifadeler kullanmadığı bilinmektedir.(13)
Sövmek Cahilliktir
Resul-i Ekrem’in (asm), Cahiliye döneminin kötü davranışlarından arınmaları için ashabını eğitirken bu konuyu özel olarak vurguladığı örnekler de vardır. Nitekim İslâm’a yeni giren Cabir b. Süleym’e kimseye sövmemesi tavsiyesinde bulunmuş, o da buna uyarak hayatı boyunca hiçbir insana veya hayvana kötü söz söylememiştir.(14)
Vefat Edenlere de Sözülmez
Sövmenin sosyal hayatta açtığı yaralara ve kişinin dindarlığına verdiği zararlara değişik vesilelerle dikkat çeken Hz. Peygamber(15) ölülere sövme âdetini şiddetle eleştirmiş ve bunun hayattakileri üzeceği uyarısında bulunmuştur.(16)
Canlıya da Cansıza da Sövülmez
Hadislerde ana babaya, sahabîlere, zamana, rüzgâra, hastalığa ve hayvanlara sövmek de yasaklanmıştır.(17)
Sövene Sabretmek Gerekir
Öte yandan hac ve oruç gibi ibadetleri yerine getirirken kişinin daha dikkatli olması ve kendisine kötü söz söylense bile buna kötü sözle mukabelede bulunmaması emredilmiştir.(18)
Kötülüğü affetmek, kötülük yapana iyilikle karşılık vermek esastır, Müslümanın ahlakıdır:
“Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun! O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da muhsinleri (iyilik ve ihsan sahibi kullarını) sever.”(19)
“…İyilik ve kötülük bir değildir. Sen kötülüğü en güzel bir tarzda önlemeye çalış. O zaman (göreceksin ki), seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan, sıcak bir dost oluvermiştir.”(20)
Kaynaklar:
1) Enam 6/108.
2) Wensinck, el-Muʿcem, “sbb”, “ştm” md.leri.
3) Nisâ 4/46; Tevbe 9/12.
4) Wensinck, el-Muʿcem, “ṭaʿn” md..
5) Muhammed b. Ahmed ed-Desûkī, IV, 309.
6) Beled 90/9.
7) Mesela bk. el-Bakara 2/263; en-Nisâ 4/5, 8, 9, 63, 148; el-İsrâ 17/23, 28; Tâhâ 20/44; el-Ahzâb 33/32, 70; Müsned, V, 225; İbn Mâce, “Fiten”, 12; Tirmizî, “Birr”, 53, 65; “Zühd”, 63.
8) en-Nûr 24/24; Taberî, XVIII, 105.
9) İhya, III, 108.
10) el-Furkān 25/63.
11) el-En‘âm 6/108.
12) Tirmizî, “Birr”, 48.
13) Buhârî, “Edeb”, 38, 44.
14) Ebû Dâvûd, “Libâs”, 25.
15) Meselâ bk. Buhârî, “Îmân”, 36; Müslim, “Birr”, 68.
16) Tirmizî, “Birr”, 51.
17) Wensinck, el-Muʿcem, “sbb” md.
18) el-Bakara 2/197; Buhârî, “Ṣavm”, 9.
19) Âl-i İmrân, 3/133-134.
20) Fussilet, 41/34.
Selam ve dua ile…
İlk yorum yazan siz olun.