La Tahzen İnnallahe Meana Ne Demek? Anlamı Nedir?
“Lâ tahzen innallahe meâna” ne demektir? Anlamı nedir? “Lâ tahzen innallahe meâna” hangi ayette geçmektedir.? “Lâ tahzen innallahe meâna” hangi durumda ve kim tarafından söylenmiştir? “Lâ tahzen innallahe meâna” anlamı ve fazileti…
“Lâ tahzen innallahe meâna” ifadesi Kuran’da Tevbe suresi 40. ayette geçmektedir.
Okunuşu: “Lâ tahzen innallahe meâna”
Anlamı: “Üzülme, Allah bizimle beraberdir!”
Tevbe suresi 40. ayet: “Eğer o Peygamber’e yardım etmezseniz, iyi bilin ki, Allah ona vaktiyle yardım ettiği gibi yine edecektir: Hani kâfirler onu Mekke’den çıkardıklarında, ikinin ikincisi olarak mağarada iken arkadaşına: “Üzülme, Allah bizimle beraberdir!” diyordu. İşte o zaman Allah ona yardım etti, üzerine huzur veren emniyet ve rahmetini indirdi, onu göremediğiniz ordularla destekledi. Kâfirlerin bâtıl inanç ve dâvalarını alçalttı. Allah’ın dâvası ise zâten her zaman yücedir. Çünkü Allah, kudreti dâimâ üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. ”
AYETİN TEFSİRİ
Mekke’de yıllar boyu müşriklerin en acımasız saldırı ve işkencelerine maruz kalan mü’minler, Resûlullah (s.a.s.)’in müsaadesiyle peyderpey Medine’ye hicret etmişlerdi. Geride pek az kimse kalmıştı. Resûlullah (s.a.s.), hicret etmek için Rabbinin iznini bekliyordu. En sonunda bu izin de tahakkuk edince en sadık arkadaşı Hz. Ebubekir ile Medine’ye doğru yola koyuldu. Hicret esnasında müşrikler tarafından ısrarla takip edilen Peygamber Efendimiz ve Hz. Ebubekir bir ara Sevr mağarasına sığınmışlardı. Müşriklerin seslerini duyuyorlardı. Ebubekir (r.a.) korkmuştu. Rivayete göre müşrikler, mağaranın girişindeki örümcek ağı ve güvercin yuvasını görünce, içeride kimse yoktur, diye bırakıp gittiler. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, X, 95) Burada Hz. Ebubekir: “Eğer oraya gelen müşriklerden biri ayaklarına baksaydı, muhakkak bizi ayakları altında görürdü” dedim de Resûlullah (s.a.s.): “Ey Ebubekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkındaki bu endişen niyedir” buyurdu. (Buhârî, Fezâilü’s-sahâbe 2; Müslim, Sahâbe 1) İşte âyet-i kerîmede bu yardımın Allah’ın gönderdiği meleklerden müteşekkil görünmez ordu sayesinde olduğu dile getirilmektedir. Allah Teâlâ orada Peygamberini, katından indirdiği görünmez melek ordularıyla takviye etmiştir. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, X, 95) Bu melek orduları, mağaranın ağzına kadar yaklaşan müşrikleri şaşkınlaştırmış ve onları, Resûlullah (s.a.s.)’i takipten alıkoymuşlardır. Yoksa Medine’ye varıncaya kadar müşriklerin Allah Resûlüne ulaşmaları ve onu bulmaları gayet kolaydı. Bu melekten ordular onlara mani olmuşlardır. (Kaynak: Prof. Dr. Ömer Çelik)
ÜÇÜNCÜLERİ ALLAH OLAN İKİ KİŞİ HADİSİ
Ebûbekir es-Sıddîk radıyallahu anh, Abdullah İbni Osman İbni Âmir İbni Ömer İbni Kâ’b İbni Sa’d İbni Teym İbni Mürre İbni Kâ’b İbni Lüey İbni Galib el-Kureşî et-Teymî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre -ki Allah kendilerinden razı olsun, kendisi, babası ve annesi sahâbîdir- o şöyle demiştir:
(Hicret yolculuğunda) biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile mağaradayken, tepemizde dolaşıp duran müşriklerin ayaklarını gördüm ve:
– Ey Allah’ın elçisi! Eğer şunlardan biri eğilip aşağıya bakacak olsa mutlaka bizi görür, dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyor (ve haklarında neler düşünüyor)sun, Ebûbekir?” (Buhârî, Tefsîru sûre (9), 9; Fezâilü’l-ashâb 2; Müslim, Fezâilüs-sahâbe 1)
Hadisin Açıklaması
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hicret esnasında yol arkadaşı Ebûbekir radıyallahu anh ile birlikte Mekke’den çıkıp bir kaç günlüğüne Sevr mağarasına sığınmıştı. Müşrikler ise her tarafta onları arıyordu. İşte onlardan bir grup mağaranın üzerinde gezinip dururken, içeriden Hz. Ebûbekir radıyallahu anh onların ayaklarını görmüş ve endişesini “Şöyle eğilip ayaklarının dibine bakacak olsalar, bizi görecekler” sözüyle dile getirmişti.
Allah’a karşı her an tam bir güven ve tevekkül içinde bulunan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, “Üçüncüsü Allah olan iki kişiyi sen ne sanıyorsun? Onlar hiç ele geçer mi?” diye onu teselli etmiş, Allah’ın kendilerini koruyacağına olan güvenini açıklamıştır. Kur’ân-ı Kerîm olayı anlatırken bu birliktelik mazhariyetini “Lâ tahzen innallahe meâna” mealen “Üzülme, endişelenme, Allah bizimledir” (Tevbe sûresi, 40) tesbitiyle vermektedir.
Tevekkül ve yakîn duygusu, kemâl noktasını bulduğu zaman kul, Allah Teâlâ’nın yardım ve korumasını sanki gözleriyle görüyormuş gibi bir huzur ve tatmine ulaşır. Bu noktadan sonra da hiçbir şeyin kaygısı söz konusu olamaz. Kendisi bu noktada bulunan Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Ebûbekir radıyallahu anh’ı da aynı noktaya çağırmaktadır. Nitekim Allah Teâlâ “Şüphesiz biz Peygamberimize ve mü’minlere bu dünya hayatında da, şahitlerin şahitlik edecekleri günde de yardım ederiz” (Mü’min sûresi, 51) buyurmuş, Peygamber ve inananları yalnız bırakmayacağını duyurmuştur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
- Allah’a güvenmek gerekir.
- Tedbir almak, güvensizlik anlamına gelmez.
- Hz. Ebûbekir radıyallahu anh, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e küçük bir zararın gelmesini bile istemiyordu.
- Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çevresindekiler için güven kaynağıydı.
İlk yorum yazan siz olun.