Yunus Emre’nin Hayatı Şair Yunus Emre’den Şiirler
Yunus Emre küçük yaşlarda okula gitmiş ancak alfabeyi bir türlü öğrenemediği için okulu bırakıp çiftçilik yapmaya karar vermiştir. İlerleyen yıllarda çıkan kıtlıktan etkilenmiş; kapısına gelen ihtiyaç sahiplerini geri çevirmeyen Hacı Bektaş Veli’nin kapısını çalmıştır
Yunus Emre küçük yaşlarda okula gitmiş ancak alfabeyi bir türlü öğrenemediği için okulu bırakıp çiftçilik yapmaya karar vermiştir. İlerleyen yıllarda çıkan kıtlıktan etkilenmiş; kapısına gelen ihtiyaç sahiplerini geri çevirmeyen Hacı Bektaş Veli’nin kapısını çalmıştır.
Hacı Bektaş Veli, Yunus’un samimi ve saygılı davranışlarından çok memnun kalır. Yunus’un buğday için geldiğini öğrenince “Sorun bakalım buğday mı, himmet mi?” der. Bu sözleri duyan Yunus “Ben himmeti napayım, karın doyurmaz ki, bana buğday gerek” der.
Buğdayı alan Yunus yola çıkar. Yunus Emre, yolda pişman olarak geri dönüp buğday istemediğini ve himmet istediğini söyler. Hacı Bektaş Veli ise o söylediğin artık geçti diyerek himmeti Taptuk Emre’ye verdiğini söyler. Yunus Emre, bunun üzerine yola revan olur ve Taptuk Emre’nin yanına gider. Taptuk Emre’nin dervişi olur ve dergaha odun taşımakla görevlendirilir.
Kırık yıl odun taşıdığı dergaha bir tek eğri odun getirmez. Sebebini soranlaraysa “bu kapıdan içeriye odunun eğrisi bile giremez.” der. Taptuk Emre kızını Yunus ile evlendirir ama Yunus şeyhinin kızına kendisini layık görmediği için kıza elini sürmez. Onun tek amacı erenler mertebesine ulaşmaktır. Yunus bir türlü erenler mertebesine ulaşamadığını düşünüp, üzülür ve Taptuk Emre’nin yanından ayrılır.
Bir bahçeye giremezsen,
durup seyran eyleme,
Bir gönül yapamazsan,
yıkıp viran eyleme.
Aşk aşık ı sır eder,
aslanı zencir eder,
katı taşı mum eder
Sular hep aktı geçti,
Kurudu vakti geçti
Nice han, nice sultan
Tahtı bıraktı geçti
Dünya bir penceredir
Her gelen baktı geçti
Sol Göz ki Seni gördü
Şol göz ki Seni gördü, ol neye nazar etsin
Şol göz ki Seni gördü, ol neye nazar etsin
Sol can ki, Seni duydu, ten de ne karar etsin.
Aşkına düşen aşık, derdine yanar dün gün
Vasĺındır ana derman, hekim ne tımar etsin
Aşkın ezeli Hacem, yoklukta komuş varın
Bu remzi duyan aşık, yoklugu şikar etsin
Sen bir gani sultansın, canlar içinde cansın
Vasfın kaleme gelmez, dil kanda şümar etsin
Gerçek şaha kul ola, gönlünü sana veren
Seni kendinde bulan, kanceru sefer etsin
Bu çeşniyi tadana, kim ne vereler kana
Derdine düşen cana, hekim ne tımar etsin
Bu sırrı duyan kani, ger aşık ise canı
Açıldı gevher kanı, alana haber etsin
Çün aşkın ola emelim, sürüle gönülden gamım
Vaslına eren bir dem, bin canı nisar etsin
İmdi ki Yunus kalmış Hasret’e yüzü kara
Bir nesnesi yok müflis, neyile bazar etsin
İlk yorum yazan siz olun.