Dini sohbet sitesine hoş geldiniz, hemen bir nick seçip aramıza katıl.

İnsanı Ayakta Tutan Bağlar

İnsanı Ayakta Tutan Bağlar
İnsanı Ayakta Tutan Bağlar

İnsanı Ayakta Tutan Bağlar: Sıla (Bağ) Koparsa Ne Olur?

Allah’tan insana, aileden âleme uzanan sekiz bağ… Bu bağlar güçlü kaldıkça insan huzurlu, dünya dengededir. Peki zayıfladığında ne olur?

Varlık âlemi hiç şüphesiz eşsiz bir nizam ve intizam içinde yaratılmıştır. Görülen ve görülemeyen ince ölçülerle maddî-manevî bütün eşyanın biri diğerine bağlı olduğu bir sistem söz konusudur.

Adeta tüm kâinât yekvücut bir bütündür; her bir varlık da bu bütünün büyük-küçük hücrelerini ve dokularını oluşturmaktadır. İnsan böylesi bir âlemin içinde müstesna bir konumda yeryüzü hilafeti vazifesiyle yaratılmıştır.

Kendisine yüklenilen ilahi bir emanet/mesuliyet vardır.  Bu sorumluluğu adaletle yerine getirmesi için elbette varlıkla sıhhatli bir ilişkiler ağı kurmak mecburiyetindedir.

Varlığa konulan ölçüyü bozmayacak, sınırlarını bilerek hareket edecektir. Aksi halde fesadın sebebi olur ki bu durum, onun yoldan çıkışı (dalâleti) demektir. Kurân-ı Kerim’de Allah’a verdikleri sözü bozan ve Allah’ın korunmasını farz kıldığı bağları koparıp da yeryüzünde fesada sebebiyet verenlerin lanetlik kimseler olacakları şöyle beyan edilir:

“Allah’ın ahdini (O’na) kat’î olarak verdikleri sözden sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağları kesenler ve yeryüzünde fesad çıkaranlara gelince, işte onlar yok mu, lâ’net onlaradır; yurdun kötüsü (cehennem) de onlar içindir!” (Ra’d; 25)

SILA’NIN SEKİZ MERTEBESİ: İNSANI AYAKTA TUTAN BAĞLAR

Her bir varlıkla sıhhatli bir bağ (sıla) kurmanın da kendi içinde mertebeleri vardır. Diğer bir ifadeyle bu bağların da iç içe bir hiyerarşisi vardır.

 

Allah’la Bağ

Birinci sıla (bağ), Allah ile kurulması gereken sıladır. Bu bağın temelleri Ben sizin Rabbiniz değil miyim” sorusuna “Elbette sen bizim Rabbimizsin” cevabını vererek bezm-i elestte yapılan bir sözleşme ile atılmıştır. İman, bu bağın dünya hayatındaki bir tasdiki ve ikrarıdır. Bu bağın kopmaz bir şekilde sıhhatli olması zaruridir. Onun sıhhati tağutu[1] inkâr ve Hakk’ı kabul edip yalnız O’na teslim olmakla gerçekleşir. Bir de bu bağ ihsan kalitesi ile perçinlenirse o artık Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle “el-urvetü’l-vüskâ” yani “kopma ihtimali olmayan sapasağlam bir bağ”a dönüşür.[2] Bu bağ tabir yerindeyse ilişkiler ağı içinde pergelin sabit ayağıdır. Diğer bağların sıhhati buna bağlıdır. Bu yönüyle hayatın her safhasında canlı ve sağlam tutulmalıdır. Bollukta ve darlıkta, zorlukta ve kolaylıkta, nimetlere nail olunduğunda ya da musibetlerle sınanma hallerinde bu bağ asla unutulmamalıdır. İnsanın hayatın med ve cezirleri esnasında savrulmamasının teminatı bu bağdır. Bu sılanın kalbe ait olan yönü Allah’ı unutmamak, uzuvlara düşen tarafı ise ilahi hudutları gözete gözete bir hayat sürmektir.

Peygamberle Bağ

İkinci sıla Allah Rasûlü –sallallahu aleyhi ve sellem- ile kurulan sıladır. Rabbimiz bu sılaya da çok ehemmiyet verir. Bu bağın içinde iman vardır, saygı vardır, itaat vardır, ittiba vardır, teslimiyet vardır ve muhabbet vardır. Müminler için peygamberleri, canlarından daha öte bir yakınlığa sahiptir. Onun eşleri annelerimizdir. Ona destek olmak iman borcumuzdur.

O bize salat (dua) eder ve biz de O’na salat ü selam etmekle sorumluyuz. Ona söz vermek (beyat etmek) Allah ile beyatleşmektir.

Bu bağ da asla zedelenmemelidir. Çağlar ötesinden Kur’an ve sünnet emanetine sahip çıkmak, izine sadakatle bağlanmak, salat ü selamlarla bu bağı besleyip durmak ve örnekliğini modelleyip aynileşme yolunda azmetmek bu sılanın gereklerindendir.

Anne-Babayla Bağ

Üçüncü sıla anne-baba ile kurulan sıladır. Rabbimizin “öf” bile denilmesine razı olmadığı yüce bir sıladır. Kafir bile olsalar bütünüyle kopmaması gereken bir ilgi bağıdır.

Evet, küfür, şirk ve masiyet taleplerine evet denilmeyecektir; ancak dünyevî ihtiyaçlarda kendilerine ihsan üzere davranılmaya devam edilecektir. Söz, fiil ve hal ile incinecekleri her şeyden uzak durulacak ve kendilerine saygı her durumda korunacaktır.

Aileyle Bağ

Dördüncü sıla ailedir. Aile Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “ağır ve sağlam bir sözleşme bağı” (misakan ğaliza) ile kurulan bir müessesedir. Aile, sükûnete erdirici, sevgi ve merhametin kişiliğimizi ısıttığı ve pişirdiği özel bir ocaktır. Bu ocakta herkes birbirine sığınır, birbiriyle ısınır, korunur, görünen ve görünmeyen nice gıdalarla beslenip kemale erer. Bu sebeple bu yuvanın inşası büyük bir fazilet, yıkılışı musibettir.

Aile aile kurulur devletler ve milletler. Ümmet aileyle güçlenir. Bu itibarla karı-koca arasındaki bağlar beslenip güçlenmelidir. Çocuklarla nitelikli bir ilgi hem biyolojik bedenlerine hem de manevî dünyalarının inşasına yönelik olmalıdır.

İnsanı Ayakta Tutan Bağlar

Akrabayla Bağ

Beşinci sıla yakın akraba sılasıdır. Yakın akrabanın birbirini görüp gözetmesi anlamında “sıla-i rahim”, Kur’an-ı Kerim’de ve Allah Rasûlü’nün sünnetinde sıkça dikkat çekilen bir bağdır. Bu bağı korumak, yardım ve ihsana bu daireden başlamak hep tavsiye edilmiştir.

Bu önemi sebebiyle İslam âlimleri sıla-i rahmin vacip yani farz olduğunu ifade etmişlerdir. Hadis-i şeriflerde rızkın ve ömrün bereketlenmesi bu sılaya bağlanmıştır.

Müminlerle Bağ

Altıncı sıla mümin kardeşler sılasıdır. İman ortak noktasında buluşanlar kendi içlerinde kardeştirler ve birbirlerinin velisidirler. Yani koruyup kollayıcısıdırlar. Onların içinde de iman ve sâlih amellerde öne geçenler vardır ki bunlar sadık ve sâlih müminlerdir.

Kişiliğimizin tekâmülü ve terakkisi için sılanın nitelik ve niceliğini bu seviyeler belirler. Her müminle aramızda bir bağ olmalı ve korunmalıdır; ancak sadıklarla bağımız, kendi selametimiz ve takvamız için elbette daha sık ve daha derinden olmalıdır.

İnsanlıkla Bağ

Yedinci sıla insanlık ailesiyle olan sılamızdır. Burada da sulhu (barışı) korumak ve maruf bir şekilde ilişkileri ihsan üzere yürütmek esastır. Ancak birileri İslâm’ı ve Müslümanları düşman bilir ve düşmanca davranışlar ortaya koyarsa, böylesi müseccel

Hak ve hakikat düşmanlarına karşı hak ettikleri karşılık her seviyede verilecektir. Zira bunlar, âlemde ortaya çıkan kanser hücreleridir ki yeryüzünün selameti için ya ıslah olmalılar ya da yok olmalıdırlar. Varlığı bu şerlilerden korumak, yeryüzü hilafeti omuzlarına yüklenmiş gerçek insanların vazifeleri cümlesindendir.

Âlemle Bağ

Sekizinci sıla bütün âlemle kurulması gereken bağdır. Yere iyi davranmak, göğe iyi davranmak, bu ikisi arasında yaşayan ve var olan bütün canlı-cansız eşyaya ihsan üzere muamele etmek de bir vecibedir. Zulüm ve ifsat yaklaşımı, olması gereken sıla çerçevesinin her zaman dışında tutulmalıdır.

Burada da en geniş anlamıyla adaleti (her şeyin hakkını vermeyi) gözetmek, onları da fıtratlarına müdahale etmeden korumak ve hatta mümkünse terakki ettirmek insana düşen temel bir mesuliyettir.

Esasen bu sıla çeşitlerini daha da detaylandırmak mümkündür. Bu konu bir dergi yazısının çok ötesinde bir genişliğe sahiptir. Şu kadarını ifade edelim ki insan, sayısız bağlarla bir şekilde varlığını sürdüren ya da sürdürmesi gereken bir varlıktır. O, bütün varlıkla kurması gereken bağları sıhhatli ve gereği gibi kurabildiği ölçüde güvendedir, huzurludur, güçlüdür, mutludur ve istikamet sahibidir.

Ancak bu bağlar doğru kurulamaz ya da kesilirse önce zayıf düşer sonra da dengeyi kaybedip yok olmaya mahkûm olur. Bunu iyi bilen insan ve cin şeytanları, bu bağları lif lif koparıp insanı zayıf ve bîçâre konuma düşürmek ve onu hücre hücre yok etmek istemişlerdir.

Önce insanın Allah ile bağını koparmanın yolunu ararlar, sonra büyük aileyi parçalarlar, çekirdek aileyi özgürlük ve özgünlük bahanesiyle fertlere bölerler, sonra da onlar üzerinde istedikleri gibi hükümran olmuş olurlar.

Kur’an, şeytan için “adüvvün mübin” ifadesini sık kullanır. “Adüv” düşman demektir, “Mübîn” de “apaçık” anlamına geldiği gibi “ayırıp parçalayan” mânâsına da gelir. Bu durumda mânâ “şeytan sizin için apaçık bir düşmandır” anlamına gelebileceği gibi “Şeytan sizin için parçalayıcı bir düşmandır” mânâsına da gelir. Öyleyse insan ve cin şeytanlarının hile ve desiselerine karşı uyanık olmalı ve insanı zayi olup gitmekten korumak için bağları sıklaştırıp pekiştirmelidir.

Dipnotlar:

[1] Tağut: Allah’a karşı ilahlaştırılan, Rab gibi kabul edilen şeytan, putlar, firavunlar, hevâ gibi her şey bu kavramın içine girer.

[2] Bakara sûresi, 256; Lokman sûresi, 22.

“Akrabasıyla İlgisini Kesen Kimse Cennete Giremez” Hadisi – Murat Kaya

 

Benzer Konu Başlıklarımızı Okumaya Ne Dersiniz ?

İlk yorum yazan siz olun.

Cevap bırakın
Gerekli alanlar işaretlenmiştir. *

Yorum göndermek için oturum açmış olmalısınız.

Sohbet Girişi
* Şifreniz yoksa boş bırakabilirsiniz.
Farklı Sürüm Girişi
Kategoriler
  1. 1
    Bedava Sohbet Odaları
  2. 2
    Chat
  3. 3
    Dini Chat Odaları
  4. 4
    Dini Sohbet
  5. 5
    Dini Sohbet Odaları
  6. 6
    Dini Sohbet Siteleri
  7. 7
    Dini Sohbeti
  8. 8
    Dua
  9. 9
    Genel
  10. 10
    İslami Chat Siteleri
  11. 11
    İslami Sohbet Odaları
  12. 12
    Mobil Chat Siteleri
  13. 13
    Namaz
Popüler Yazılar
0 dk okuma süresi
2 dk okuma süresi
2 dk okuma süresi
1 dk okuma süresi
7 dk okuma süresi

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız

Araç çubuğuna atla